Sayfa 5
aldım, yanımda bir miktar bulunmalı. Elimdekileri depremzedelere bir şeyler almak için harcadım pazartesi günü.
-Afyon’a mı gidiyorsun? 1999 Depreminde de Yalova’ya gitmiştin.
-Evet. Gitmiştim. Uzaklara daldı gözleri Alara’nın, bir bulut geçti gitti gözlerinden. Duygu’ya yakalandığını anlayınca gülümsedi.
-Sevgilerine ne kadar sadık kaldın hep halacığım. Sadakatin hiç eskimedi. Peki duyguların aşkım, duyguların da mı eskimedi gerçekten?
-Artık Bursa’da yaşıyor. Depremden bir müddet sonra eşi emekli olmuş, onları Yalova’ya bağlayan bir şey kalmayınca da Bursa’ya yerleşmişler yine.
-Görüştüğünüzü bilmiyordum, Duygu endişelenerek baktı Alara’nın gözlerine ama hemen gevşedi. Halasını üzmüyordu bu olay, sadece geçmişini yad ediyordu –halasının deyimiyle- o.
-Görüşmüyoruz. Yalnız bir gün aradım ve buldum onu. Torunları olmuş, onları büyütüyormuş. Ayrıca birkaç ay evvel Vergi Dairesi’ne girerken, kapıda karşılaştık. Acıtmadı. Uzak bir dostu görmenin heyecanını yaşattı. O benim dostumdu.
-Afyon’a kaçta gideceksin? diye gönül rahatlığıyla konuyu değiştirdi Duygu.
-Sabah 10’a yer ayırttırdım.
-Araba ile gitmeyeceksin yani. İyi, buna sevindim. Kış günü arabayla uzun seyahatler yapmanı pek istemiyorum.
-Daha üç otuzuma girmedim, bu kadar meraklanmamalısın. Ama kış günü ben de sevmiyorum, uzun yola kendi arabamla çıkmayı. Hem ayrıca, harcayacağım benzin parasını da depremzedelere harcadım. Çok fazla değil. Bir emekli maaşı işte. Ama çorbada benim de tuzum olmalı. Bu benim insanlık borcum. Böyle şeylere çok önem veririm, bilirsin.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home