"Yarin Gunes Dogacak" 265 sayfalik bir roman ve biteli iki yil oldu. Redakte ederek burada yayinlayacagim
James Brown - Woma...
Yarın Güneş Doğacak: Sayfa 27

Salı, Haziran 06, 2006

Sayfa 27

-Teşekkür ederim. Zamanınızı aldım. Ben başımın çaresine bakarım bundan sonra.
-Ayağına sağlık bacım. Kusura bakma. Seyfi dayı ilgilensin seninle.

-Gel benle bacım, dedi adının Seyfi olduğunu öğrendiği yoldaşı Alara’ya.

Alara’nın aklı Ramazan’da kalmıştı. Gencecikti, ama adeta 70 yaşında bir
genç gibiydi. İçi yandı.

-Seyfi dayı, su var mı buralarda? diye sordu yoldaşına, düşüncelerinden sıyrılarak.

-He, var bacım. Motorla su çıkattıla bize. Susuz olmeyo, n‘apıcen? Her işin başı su. Hiç olmazsa hastalık neyim olmeycek. Şükür halımıza.

-Öyle Seyfi dayı, öyle. Yalova depreminde su da yoktu. Siz onlardan gene şanslısınız.
-Sen oraya da mı gittiydin bacım?

-Gittimdi ya.

-Sen evliyamın bacım? Ha bak, bura işte Ramazan beyin dediği yer. Benim çadır da şu senin yanı başındaki. Olur mu burası? Beğendin mi?

-Beğenmek mi Seyfi dayı? Şaşırdın mı? Ben buraya size yüreğimle geldim, insanlık adına geldim, borcumu ödemeye geldim. Tatile gelmedim ki. Beğenmek ne demek?

-Sen hakketen evliya gibin be bacım. Hadi gel bi soluklan bizim çadırda., ondan sonra gurarız çadırını. Hem ben sana yardım da bulurum, çadırını gurmak için.

-Seyfi dayı. Şimdi beni dinle. Ben yorgun değilim, bu bir; çadırımı da kendim kurarım, bu da iki; eğer işin yoksa buralardan ayrılma da, suyun yerini göster bana işim bitince, bu da etti üç. Anlaştık mı şimdi Seyfi dayı?

Seyfi dayı sesini alçaltarak ve şaşkın gözlerle bakarak,

-Anlaştık bacım. Tamam. Sen nasıl istesen öyle olsun. Ne de olsa Tanrı misafirisin bize.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home