Sayfa 8
-Ne oldu karabiberim?
-Sanırım havaya aldandık, ürperdim biraz.
-Hadi sen kalk dolaptan kalınca bir şeyler bak üzerine, ben de yiyecek bir şeyler hazırlayayım. Yemeğe kalacaksın, değil mi? derken, kalmasını istediğinin özlemini veriyordu bakışları.
-Tabi ki kalacağım. Böyle bir fırsatı kaçırır mıyım? Ne var yemekte?
-Patates salatası, kereviz salatası, tavuklu pilav yapacağım yanına. Üşüdüysen sıcak bir çorba da yapabilirim. İçini ısıtır. İster misin?
-Hiç gerek yok. Senin salatalarına bayılıyorum. Çorbayla damak zevkimin bozulmasını istemem, diye seslendi halasının yatak odasına doğru yürürken. Daldı. Biraz önce içini ürperten konuya takıldı aklı yine. Çok yoğun yaşamıştı halası hayatını. Neredeyse nefes almaya zamanı zor bulmuştu. Şimdi, gerek bu krizin etkisiyle, gerekse artık kaldıramadığı iş dünyasıyla bağlarını kopartmış ve eve kapanmıştı. Ne yapacaktı? Müzik dinliyor, kitap okuyordu. Bunlar onun sevdiği şeylerdi, hep hayalini kurduğu şeylerdi, ama bu kadını birazcık tanıyorsam, böyle sessiz bir yaşam onu bitirir, tüketir diye düşünürken yine aynı ürpertiyi hissetti. Bu kadını çok seviyordu.
-Ona daha fazla zaman ayırmalıyım, diye düşündü bir taraftan üzerine bir kazak geçirirken. Mutfağa döndü.
-Masayı hazırlamışsın. Ne çabuk?
-Hepsi dolapta hazırdı zaten. Şimdi pilavı da pişiriyorum. Zaten etim de
hazırdı. Prenses nerede? Gördün mü?
-Senin yatağının üzerinde yatıyordu. Hala, anlıyor değil mi, benim kendisini, nasıl söyleyeyim, uzaktan sevdiğimi?
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home