"Yarin Gunes Dogacak" 265 sayfalik bir roman ve biteli iki yil oldu. Redakte ederek burada yayinlayacagim
James Brown - Woma...
Yarın Güneş Doğacak: Sayfa 38

Perşembe, Eylül 14, 2006

Sayfa 38

-Ninem, ben oturmayacağım. Sen sağ ol. Hayır duanı eksik etme bizlerden, o yeter bize. Ama seninle bir sigara da ben içeyim, deyip, bel çantasından kendi sigarasını ve çakmağını çıkarttı.

-Kaybın var mı Ayşe nine?

-Olmaz mı yavrım? Olmaz mı? Hangimizin yok ki? Üç torun vermişim toprağa, derken ellerini gökyüzüne kaldırdı,

-Sıra bendeydi! Ne istedin kuzucuklarımdan? diye haykırdı. Acı bağlamış yüzünün gözpınarlarında akacak yaş bile kalmadığından, yaş yerine keder süzülüyordu göz çukurlarından yanaklarına doğru.

-Ayşe nine, deyip, bir eliyle sıkıca kavradı kuru omzunu bu tarih abidesinin. Acın büyük, biliyorum, ama metin olmalısın. Allah geride kalanları bağışlasın sana. Acını yüreğine göm, onları da üzme daha fazla.

-Doğru dersin yavrım, doğru dersin ya, bir de benim yüreğimi yarsan da içindeki yangını bir görüversen. Elim golum balı, çocuhlamın acısına melhem olameyom, dedi tarihi çınar yavaş yavaş boynunu bükerek.

Söyleyecek bir şey bulamadı Alara. Yoktu söylenecek bir şey çünkü. Evet, bu insanların yüreklerini yarıp da içlerine bakmalıydılar acının ne olduğunu görmek için, şimdi sıcak evlerinde sudan sebeplerle kavga etmekte olanlar. Elini yavaşça çekti yaşlı kadının kuru omuzundan. Almıştı acının bir parçasını kendi içine. Her acı biraz daha olgunlaştırmıştı onu. Şimdi bambaşka bir olgunlukla daha tanışıyordu. Çaresizliğin, yitik yaşamların ardından çekilen acının olgunluğu. Kendi çocuklarını düşündü. Sahip olduklarının kıymetini bir kez daha anladı. Her şeye rağmen, bütün acılarıyla yaşam devam edecekti. Devam edecekti, kimseyi umursamadan zaman, kendi yoluna. Ya buna ayak uydurulacaktı, ya da kendine acıma bencilliğiyle, saldırganlaşılacaktı ilkel bir yaratık gibi.

-Allahım, ne kadar şanslıymışım ben, ne kadar körmüşüm bazen. Teşekkür ederim, dedi içinden gözlerini bulutlarda gezdirirken.

-Ayşe nine, hadi kal sağlıcakla. Fırsatım olursa yine uğrarım sana. Ama şimdi gitmem lazım.

-Sağol yavrım. Allah yolunu açık etsin. Güle güle git, diye uğurladı Ayşe nine onları.

-Yavaş yavaş akşam çökmeye başladı. Gidelim kap kacak alalım da, yemek dağıtılan çadırdan yemek almak için sıraya girelim bacım, sesiyle uyandı keder denizinden Alara
.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home