"Yarin Gunes Dogacak" 265 sayfalik bir roman ve biteli iki yil oldu. Redakte ederek burada yayinlayacagim
James Brown - Woma...
Yarın Güneş Doğacak: Sayfa 44

Salı, Ekim 03, 2006

Sayfa 44

Şimdi gelir Ayşegül. Yatmıştır artık Gavur Hüsam, diye düşünürken, arkasında kırılan bir dal sesiyle döndü Adem.

-N’oldu Adem? Islık çaldın. Merak ettim. Bir şey mi var?

Ellerini ellerine aldı sevdiğinin genç adam. Kelimeleri nasıl bir araya getirip, cümleleri nasıl kuracağını düşünüyordu. Oysa ne kadar da prova yapmıştı evde. Şimdi Gül’ünü görünce, yüreği öyle bir çarpmaya, deli deli vurmaya başlamıştı ki, prova yaptığını bile unutmuş, kıza ne diyeceğini, nasıl diyeceğini hatırlamaya çalışıyordu sanki.

-N’oldu Adem? Kötü bir şey mi var?

-Yok Gül’üm yok. Kötü bir şey yok. Gel şuraya okulun merdivenlerine oturalım biraz, deyip, kızın elini bırakmadan, okulun merdivenlerine doğru yürüdü. Oturdular birlikte; el ele.

-Ayşegül?

-Efendim? dedi kız, başını sevdiğinin omzuna koyarken.

-Ayşegül, benimle kaçar mısın?

Hiçbir şey demedi kız, diyemedi. Sevdiğinin cümleleri zaten o sevdiğinin boynuna atıldığında tamamlanmıştı.

-Hiç sormayacaksın sandım Adem. Hiç sormayacaksın sandım. Az kaldı ben seni kaçıracaktım biliyor musun?

-Sahi mi? Sahi mi kız? diyor başka bir şey diyemiyordu Adem, elleri sevdiğinin belinde. Yüreği deliler gibi çarpıyordu. Ellerine ateş basmıştı. Kokladı sevdiğinin saçlarını, yüzünü öptü, gözlerini öptü.

-Dur Adem, dur biraz. Daha kaçmadık. Yapma. Ne zaman kaçıracaksın beni?

-Ne zaman istersen Gül’üm. Sen ne zaman istersen.

-Hadi, hemen gidelim öyleyse.

-Şimdi mi?

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home