"Yarin Gunes Dogacak" 265 sayfalik bir roman ve biteli iki yil oldu. Redakte ederek burada yayinlayacagim
James Brown - Woma...
Yarın Güneş Doğacak: Sayfa 13

Pazar, Mart 26, 2006

Sayfa 13

Gülüştüler.

Alara masayı toplamaya başladığında, Duygu da banyoya gitmek üzere çıktı mutfak-salondan.

Henüz hazır değildi bunları yeğeniyle paylaşmaya. Zamanı vardı. Yoksa, ‘zamanı var daha’ oyalaması altında, kendini mi kandırıyordu? Ama acılarını içinde yaşamalıydı. Çözümleri de içinde bulmalıydı. Dışarıdan biri bir şey yapamazdı. Bir taraftan bulaşık yıkarken –az bulaşık olduğunda makineyi kullanmaz, elde yıkardı- bir taraftan bir ara eve kapanıp, kitap falan da okumadan kendini sorgulamalıydı. Evet, emekli olup, kendine zaman ayırmak istemişti, okumak istemişti, resim yapmak istemişti, ama bunların kendisine yetmediği aşikardı. Mesele neydi? Bunu bulmalıydı.Çözmeliydi. Böyle gitmeyeceği belliydi. Ama şimdi değil.

Geçmişinden bölük pörçük anılar düştü gözlerine, hızlı yaşamak zorunda kaldığı günlerden. Bir an önce bulaşıkları makineye sürüp, ortalığın toplanması, çocukların formalarının ütülenmesi, derslerinin kontrol edilmesi, bir sonraki gün yiyecekleri yemeğin hazırlanması. Gece bire doğru, yatağına uzanıp, on, on beş dakika kitabını okumaya çalıştığı günler. Evet, çok hızlı yaşamak zorunda kalmıştı. Bu hızdan ötürü hep, sakin, şehirden uzak, tatlı bir hayat özlemi süslerdi hayallerini. Ama şimdi bunlar da yetmiyordu. Henüz şehirden uzaklaşmamıştı ama onu da yapacaktı bir gün.

-Mutlaka bir doğru yolu olmalı bu işin, diye düşünürken, yıkadığı bulaşıkların üzerine bir kurulama bezi örttü, Prenses hareket ettikçe tabak çanağın üzerine tüyleri uçuşmasın, diye.

-Hala! Prenses ne yapıyor böyle? Baksana, inler gibi sesler çıkarıyor. Yoksa yine mi?

-Evet. Çiftleşme mevsimi geldi. Eğildi aldı kedisini kucağına. O da başıyla sahibesini sevmeye,okşamaya başladı. Acı çekiyordu hayvan. Dişi kedi aşk özlemiyle yanıp tutuşuyordu. Sürekli mırnavlıyor, poposunu da iyice yukarı kaldırıyordu, beklenti içinde.

-Biliyorum kızım, biliyorum. Az kaldı. Afyon’dan döneyim, seni Veterinerlik fakültesine götüreceğim. Orada yardımcı olurlar bize. Bu yıl artık iki buçuk yaşındasın. Gidelim kısırlaştırma ameliyatını yaptıralım, sonra da
rahat rahat seni bir hayvan yetiştirme çiftliğine götürüp, güzel bir delikanlı ile sevişmeni sağlayalım. Söz bir tanem, dedi kedisini sürekli okşamayı sürdürürken
.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home